Cevdet Sunay
1899 yılında Trabzon’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Erzurum, Kerkük ve Edirne’de tamamladı. Daha sonra Kuleli Askerî Lisesi’ne girdi. I. Dünya Savaşı’nda topçu zâbiti adayı olarak göreve başladı. 1917’de Filistin cephesinde iken İngilizler’e esir düştü. Bir yıl süren esirlik günlerini Mısır’da geçirdi. Türkiye’ye döndükten sonra Millî Mücadele’ye iştirak etti, Maraş ve Antep’te Fransızlar’a karşı çarpıştı (1921). Eskişehir ve Sakarya savaşları ile Büyük Taarruz’a katıldı, İzmir’in kurtarılmasında görev aldı. 1926’da Harp Okulu’nu, 1927’de Topçu Atış Okulu’nu, 1930’da Harp Akademisi’ni bitirdi. 1949’da tuğgeneralliğe yükseldi. 1950’de Genelkurmay Harekât Daire başkanlığına tayin edildi. 1952’de tümgeneral oldu ve 33. Tümen komutanlığına getirildi. 1955’te korgeneral olarak 9. Kolordu komutanlığı, 1957’de Genelkurmay Harekât Daire başkanlığı yaptı. 1958’de orgeneralliğe yükseldi ve Genelkurmay ikinci başkanı oldu.
27 Mayıs 1960 askerî müdahalesiyle önce Kara Kuvvetleri komutanlığı, ardından Genelkurmay başkanlığı görevine tayin edildi. Temmuz 1965’te altmış beş yaşını doldurmasına rağmen Bakanlar Kurulu kararıyla görev süresi bir yıl uzatıldı. Görev süresinin uzatılması, Süleyman Demirel’in Adalet Partisi genel başkanlığına getirilmesinde dolaylı da olsa etkili olmasına bağlandı. Adalet Partisi lideri Ragıp Gümüşpala vefat ettiğinde boşalan genel başkanlık koltuğu için Çankaya Köşkü’nün ve Türk Silâhlı Kuvvetleri’nin gönlündeki isim Süleyman Demirel idi. Nitekim Cevdet Sunay, bağlı olduğu başbakanı atlayarak Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanlığına bir mektup gönderdi. “Sunay mektubu” diye bilinen bu belgede Genelkurmay başkanı olarak ordunun bazı hareketlerden duyduğu tedirginliği anlattı ve önlemler alınmasını istedi. Ordunun rahatsız olduğu husus 27 Mayıs’a ve orduya yönelik bazı eleştirilerdi. Bu eleştiri sahipleri Adalet Partisi içinde Sadettin Bilgiç grubuna mensup kimselerdi. Mektup üzerine parti liderleri Çankaya Köşkü’nde toplantıya çağrıldı. 27 Mayıs’a bağlı ve Türk Silâhlı Kuvvetleri’ne saygılı olunduğuna dair teminat alındı. Sunay mektubu, Adalet Partisi kongresinde Süleyman Demirel’in lehinde ve Bilgiç’in aleyhinde etkin bir silâh görevi yaptı. Böylece Demirel partinin liderliğine seçilmeyi başardı. Cevdet Sunay sayesinde ordu ve Adalet Partisi arasında 1970 yılı sonuna kadar süren rahat bir dönem yaşandı.
14 Mart 1966’da Cumhuriyet Senatosu’na cumhurbaşkanlığı kontenjan senatörü seçildi. O tarihte cumhurbaşkanlığına tek aday olarak görülüyordu. Kendisinin seçilmesi için Adalet Partisi’nin oyları yeterli olmasına rağmen Cevdet Sunay, İsmet Paşa’nın onayını istedi. Ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi ve lideri İsmet İnönü de Sunay’ın adaylığına olumlu bakıyordu. Basında Sunay’ın adaylığının bütün partilerce desteklendiği yazıldı. Cumhurbaşkanlığı makamı için büyük ve millî bir vazife diyen Cevdet Sunay, İstanbul basınının da rakipsiz başkan adayı idi. 28 Mart 1966 tarihinde yapılan seçimde kullanılan 532 oydan 461’ini alarak Türkiye’nin beşinci cumhurbaşkanı seçildi. Cumhurbaşkanı olarak yemin eden Sunay’ın anayasada belirtilen yemin metnine, “Allah’tan bana yardımcı olmasını dilerim” diye ek yapması bir kısım milletvekili ve senatörleri duygulandırdı.
12 Mart 1971 askerî müdahalesini başlatan ordu muhtırası Çankaya Köşkü’ne ulaştıktan sonra Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay 13 Mart 1971’de Genelkurmay başkanı, kuvvet komutanları ve Jandarma genel komutanını Çankaya Köşkü’nde yemeğe davet etti. Cevdet Sunay tarafından 19 Mart 1971 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi üyesi olan Nihat Erim’in başbakanlık görevine tayiniyle 12 Mart hükümetleri dönemi başladı. Sunay Mart 1972’de, yaşanan siyasî gerginliği aşmak için parti liderlerine ve meclisteki partilerin grup başkan vekillerine, “İçinde bulunulan ortamdan çıkmak için hatıra gelen etkili önlemler şunlardır” başlıklı bir not ulaştırmıştı. Notta siyasî tartışmaların, çekişmelerin, seçim propagandası mahiyetindeki her türlü faaliyetin geçici bir süre için durdurulması; gerekli yeni adımların atılabilmesi, reformların süratle yürürlüğe konulabilmesi için demokratik, laik, sosyal cumhuriyet şeklinin ve serbest genel seçime dayanan parlamenter rejim esasının korunması şartıyla anayasada değişiklik yapılması; geçici bir süre için önceden verilecek bir genel yetkiyle hükümetin teçhiz edilmesi ve kanun gücünde kararnâmeleri Bakanlar Kurulu’nun yürürlüğe koyması önerilmişti.
Sunay görevi süresince başta Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Sovyetler Birliği, Batı Almanya, Fransa ve İran olmak üzere birçok ülkeyi ziyaret etti. 28 Mart 1973’te cumhurbaşkanlığı görev süresi biten Cevdet Sunay, bu sürenin dolmasından on beş gün önce başlayan cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bir sonuç alınamadığı, Sunay’ın görev süresinin uzatılmasına ilişkin anayasa değişikliği önerisi de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde reddedildiği için yerini vekâleten Cumhuriyet Senatosu Başkanı Tekin Arıburun’a bırakarak görevinden ayrıldı. 1961 anayasasının sağladığı imkânla Cumhuriyet Senatosu tabii üyesi oldu ve 12 Eylül 1980 askerî müdahalesine kadar senatör olarak görev yaptı. 22 Mayıs 1982’de İstanbul’da ölen Cevdet Sunay’ın cenazesi Ankara’ya getirilerek Devlet Mezarlığı’nda toprağa verildi. Atıfet Sunay ile evli ve üç çocuk babası idi.
Kaynak: islamansiklopedisi.org.tr